45 gün süren italya maceramı  yazmak uzun zamandır aklımda. ama bir türlü fırsat bulup oturamamıştım bilgisayarın başına.

büyük hayaller, büyük umutlar, geride bıraktıklarım; işim, evim ve dahası… 6 aylık bir serüven için yepyeni bir sayfa açmak… sonrasında bir buçuk ayı bile doldurmadan istanbul’un yolunu tutmak yeniden.  Özeti bu değil tabi ki AGH maceramın.

yazımı detaya boğmadan birkaç örnek vermek isterim güney italya günlüklerimden. şehrin imkanları doğrultusunda sosyalleşme sınırlarını zorladım. yaşadığım ilginç anılar, tanıştığım ilginç insanlar, kendimi içinde bulduğum ilginç diyaloglar…unutamayacağım, fazlasıyla eğlenceli ve  yeni şeyler öğrenmemi sağlayan türdendi herbiri.

şehir, gençlik ve sosyalleşme…

reggio calabria’da yaşayan bir erasmus, leonarda da vinci ya da benim gibi agh ile şehre gelmiş bir kişiyseniz şayet, cuma ve cumartesi geceleri sizi hafta içi yaşadığınız o bunalım ve rutin anlarından kurtarmak ve kafayı fazlasıyla dağıtmak için birer can simididir.  abartmıyorum her hafta iple çekersiniz bu iki günü. şehrin mevcut 3-5 gece kulübü sizin için biçilmiş kaftandır. müziğin yanına alkolü de koyduğunuzda haliyle yeni arkadaşlıklar, yeni temaslar kaçınılmaz olur. haftaiçi çürüyüp giden ruhunuz ve o bıkkınlık hali haftanın bu çılgın iki gününde bedeni terk edip, tekrar kendinizi bulmanıza imkan sağlar. haliyle ben de kaldığım bu 40 gün boyunca hafta sonları gecelere akmaya çalıştım:))

şehirdeki en güzel gecem hiç kuşkusuz üniversite partisine gittiğimiz geceydi. detayları anlatamıyorum burada:) şimdi diyeceksiniz ki bu adamın ‘sosyalleşmek’ kavramından anladığı sadece gece hayatı. hayır tabi ki öyle değil de durum şu ki Güney İtalya’dasınız, halkın neredeyse tamamı İngilizce bilmiyor, işte bu yüzden ancak üniversite tayfasıyla bir araya geldiğinizde bir etkileşim, paylaşım içine giriyorsunuz. bu da bahsettiğim cuma ve cumartesi geceleri geçekleşiyor. o yüzden disko, müzik, alkol diyorum.

 

deneyimler…

1-      Sicilya’da tek başıma yürümek.                2-      Avrupa muhabbetleri…:)

3-      İngilizce kavga etmek.                                  4-      İlginç alkol türlerini denemek.

5-      Otostop çekmek.                                             6-      İtalyan mutfağıyla mahfolmak.

7-      80 kişilik lise tayfasının önünde  mikrofon ve italyanca için çevirmen hatun eşliğinde ingilizce konuşma yapmak.

8-      Sokak röportajları yapmak.

9-      Otobüsten inerken şoföre içinden geldiğince küfretmek; böyle bi araba kullanma şekli yok

10-   Depresyonun en dibi olmasa da hafif çaplı duygusal çöküşler, akabinde yalnız adam triplerini yaşamak.

11-   Günlerce kahvaltıda cornflakes yemek(lanet olsun)

12-   Sayısız cafemacchiato içmek.

13-   Halloween’ı Avrupa’da yaşamak.

neyse…

en büyük hatam şu oldu. ev arkadaşlarım Burcu ve Corinna ile gezi planı yaparken ‘öncelikle Güney İtalya’yı gezelim, yavaş yavaş kuzeye; Roma ve Milano taraflarına çıkarız’ şeklinde bir plan yaptık ki nitekim Sicilya ve gidilebilecek birkaç yere gittik güneyde. güzeldi, keyifliydi. ama Roma’ya gidemeden İstanbul’a döndüm. bu içimde bir uktedir. ama neyse ki nisanın ilk haftasına kadar vizem var. şubattan sonra tekrar İtalya’ya gideceğim. iki haftalığına roma ve çevresi. bana eşlik etmek isteyen olursa yazsın:)

peki neden geri döndüm? bunu belki de yazımın en başında belirtmeliydim. dönmemdeki en büyük sebep şehir ve bazı özel sebepler.

bunun dışında…

yaşadığım bu 45 günlük süreç bana çok şey kattı. iyi ki bu programa kabul edilmişim diyorum her zaman. kurumum CISME’ye ayrı bi parantez açmam gerekiyor. başta başkanımız Marco olmak üzere Franco, Maila, Manuela, Francesco, Maria ve tüm CISME ekibi. onları tanımak ayrı bi keyifti. umarım tekrar görüşme fırsatım olur onlarla. Ayrıca  Lolle, Sonia ve Giorgia… sizi hep hatırlayacağım. benim için özelsiniz.

son olarak da…

agh yapmak isteyenlere ufak bir tavsiye. öncelikle eğer gerçekten gönüllü olacağım, bir proje bulup gideceğim ve neresi olursa olsun fark etmez diyorsanız, ileride sıkıntı yaşayabilirsiniz. dikkatli yapın şehir seçimlerinizi. bir süre sonra olumlu geri dönüş alamayıp gözünüz kapalı her projeye başvurmaya başlıyorsunuz. şehir ve projeyi önemsemeden, bulduğunuz her projeye mail atıyorsunuz. ama şu çok önemli ki gideceğin şehri iyi seç. ben bunu bizzat tecrübe ettim, gördüm. ona göre seçimlerinizi dikkatli yapın:)

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here