En baştan belirteyim; bu yazı turistik bir yer anlatmıyor, lokal lezzetler ya da hostel/pansiyon önerisi içermiyor. Eğer kamp atmaya meraklıysanız, henüz cesaret edip kendinizi bir kez de olsa doğaya teslim etmediyseniz ve kuş sesleri; bol oksijenli bir sabaha uyanmadıysanız bu yazı tam size göre. Amacım tam olarak sahip olduğunuz ‘ ben çadırda kalamam, böcek ısırır, ayı gelir’ yargılarını yıkmak.

Blog yazmaya başlamadan önce kamp atmaya başladım ( kamp atmak/kamp kurmak; siz nasıl tanımlarsanız). Seyahatlerin artmasıyla birlikte hem kamp ekipmanlarını tamamlamaya başladım hem de daha fazla çadırda kaldım.

Geç de olsa geçen hafta eşim ile birlikte kamp sezonunu açtık Ağva’da. Önce Hacılı Şelalesi’ne gittik ama bizimki ben burada kalamam deyince rotayı yine Ağva’da yer alan Seferoğlu Camping’e çevirdik. Kişi başı 25 TL verip giriş yaptık. İçeride duş, wc, ortak mutfak, elektrik var. Buraya dair detaylara internetten ulaşabilirsiniz.

Kamp rehberi: İğneada kampından

Gelelim yazının amacına.

İçindekiler

1) Kamp rehberi: NEDEN ÇADIRDA KALMAYI TERCİH EDİYORUM

Ben hayatımda beş yıldızlı otelde her şey dahil konsept tatil yapmadım. Sanıyorum ki hayatım boyunca da yapmayacağım. Eşim de benim kafamda olduğu için bu konuda rahatlıkla yazabiliyorum. Hatta öyle ki; Amsterdam’da üç gün çadırda kaldık. Zeeburg Camping diye bir yer. Kendi çadırımız ile kişi başı günlük 8 Euro ödemiştik sadece. Hem bütçeyi rahatlattık hem de gerçekten çok keyifli bir üç gün geçirdik. Oraya da bir bakın derim. Neyse.

Özellikle son birkaç yıldır yakın çevreme her fırsatta ‘haydi kampa gidelim’ diye baskı yapıyorum. Birkaç kez de gittik hatta. İlk kez çadırda kalan kuzenim Sinem, hayatının en lezzetli sucuk ekmeğini o gün yediğini hala söyler. Gerçekten de kampta yenen yemeğin lezzeti bir başkadır.

Zaten şehirde yaşayan insanlar olarak fazlasıyla betona hapsolduk; her geçen gün ağaç sayısı, yeşil alan azalırken, gökdelenler yükseliyor etrafımızda. İş bu sebepten biz her fırsatta doğaya kaçıyoruz çadırımızı alıp. Hasretini çektiğimiz oksijenin içinde, kuş sesleri eşliğinde mışıl mışıl uyuyup, yine kuş sesleriyle sabaha uyanıyoruz. İçilen kahvenin, yenilen yemeğin tadına tat katıyor doğa ana adeta.

Fener kampından

2) Kamp rehberi: ÖNYARGILAR

Kamp yapalım dediğimde en çok karşılaştığım argüman, insanların ekipmanlarının olmaması ve belki de sadece bir kez yaşayacakları bir deneyim için (çadırda kalmaktan hoşlanmayabilirler) para harcamak istememeleri. Tabi ki kendilerince haklılar. Sonuçta çadır, şişme yatak ya da uyku tulumuna ihtiyacınız var temel olarak. Bunlar da nereden baksanız en az 200-300 TL. Hal böyle olunca insanlar ‘çadırı boşver; pansiyonda ya da bungalov evlerde kalalım’ fikriyle dönüyorlar genelde. Yani öncelik maliyet. Ama tabi ki bu ekipmanları bir kere alacaksınız ve eğer bu işi severseniz de; uzun vade de ciddi kar edebilirsiniz. Düşün ki Haziran gibi bir kalabalık ayda, turistik sezonda günlük 8 Euro ödeyerek Amsterdam’da kaldık.

Kamp rehberi: Ağva kampından

İkinci argüman da çadıra böcek girer, yılan ısırır, ayı gelir tedirginlikleri. Arkadaşlar, orta halli bir çadıra siz fermuarı açık bırakmadığınız sürece böcek vb şeyler giremez. Ayı, domuz meselesi tabi ki de kamp attığınız yere göre değişir. Siz gidip de Erciyes Dağı’nın eteklerinde kamp atmayacaksınız, muhtemelen bir süre yukarıda bahsettiğim yerler gibi kalabalık, profesyonel tesislerde kamp yapacaksınız. Yabani hayvan tehlikesi işin ileri boyutları. Kaldı ki bugüne kadar kamp kurarken hayvan saldırısı sonucu hayatını kaybeden kaç kişi duydunuz.

Önemli bir diğer etken de iklim şartları, gece üşürüm korkusu. Evet ekipmanınız yeterli değilse ve doğru zamanda kamp atmıyorsanız üşüyebilirsiniz; keza İğneada kampında gece donmuştuk. Buradaki olay belirttiğim gibi ekipman ve doğru zamanlama.

Kamp rehberi: Ölüdeniz kampından

3) Kamp rehberi: KAMP MALZEMELERİM

Nihayet malzemeleri tamamladık bu sene. Kısaca ne var ne yok bahsedeyim.

  • 2 kişilik çadır
  • 2 kişilik şişme yatak ( pompa genelde ayrı satılır. Uyku tulumlarımıza rağmen aldık çünkü evde de misafir gelince kullanabiliyoruz)
  • -10 derece uyku tulumu (fazlasıyla yetiyor)
  • Çadır içi asma lamba
  • Kafa lambası
  • Kamp sandalyesi
  • Mat (yatak var ise gerek yok)
  • Küçük kamp tüpü
  • 4 kişilik katlanabilir masa
  • Çakı, balta,
  • Şişme yastık
  • Hamak
  • İşinizi görecek kadar mutfak malzemesi
  • Kahvaltı ve akşam yemeği için malzemeler (aklınıza ne gelirse). Ben etçiyim; kampta et şart.
  • Her ihtimale karşı ağrı kesici, kas gevşetici
  • Kıyafet

*Malzemelerin neredeyse tamamını Decathlon’dan temin ettim, ediyorum.

Biz şahsi aracımız ile gittiğimiz için bagajı dolduruyoruz. Geçmiş yıllarda 50 litrelik sırt çantam ile kampa giderdim. Tabi o zaman bazı malzemeleri alamıyorsunuz yanınıza. Kalın harflerle yazılanları temel kamp malzemeleri olarak düşünebilirsiniz. Olmazsa olmazlar.

Dilimin döndüğünce yazdım, çizdim. Umarım içinizdeki Neandertal’i dışarı çıkarabilirim. Ait olduğumuz yer doğa, unutma ve tabi ki ‘kahrolsun AVM’ler.

Bu yazımı beğendiyeseniz; sizi böyle alalım. Ballıkayalar’da yaptığımız kamp yazısı için tıklayınız efenim.

1 COMMENT

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here