İstanbul’a dair iki hayalim vardi çocukken. Biri Galata Kulesi’ne çıkıp şehre tepeden bakmak, diğeri ise ‘Neşeli Günler’ filmi ve ‘İkinci Bahar’ dizisine ev sahipliği yapmış Samatya. 10 yıldır İstanbul’da olmama ve Eminönü civarını defalarca gezmeme rağmen Galata’ya çıkıp, Samatya’ya bir türlü gidememiştim. O gün bugünmüş diyerek ‘yapılacaklar listesi’ne bir tik daha atıyorum.

Samatya, İstanbul’un en eski ve geçmişin dokusunu hala içinde barındırarak günümüze taşımış nadir semtlerinden. Bir zamanlar Rumların, Ermenilerin, Yahudilerin ve Türklerin bir arada yaşadığı, günümüzde de adını duyduğunuz ünlü tüccar ve zanaatkarların semti, eskiden kum deposu olan meşhur Samatya…

samatyaBir Pazar günü saatleri erkenden kurarak, düştük yollara. Keyifli bir gün ve çocukluk hayalimi gerçekleştirmiş olmanın mutluluğu ile hava kararmadan geri de bıraktım Samatya’yı, ilk fırsatta tekrar geleceğim diyerek.

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE SAMATYA   

Samatya’ya dair bilinen ilk hikaye İstanbul’un fetih yıllarına dayanır. Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u fethettikten sonra Bursa Episkoposu Hovagim’i, cemaatiyle birlikte Samatya’ya getirmiş, Rumlara ait olan ve günümüzdeki adı Surp Kevork Kilisesi olan kiliseyi Hovagim’e vererek onu Ermeni Patrik’i ilan etmiştir. Surp Kevork Kilisesi dışında semtte geçmişten günümüze gelen birçok kilise var.

Günümüzde Koca Mustafa Paşa’nın güney kısmında yani deniz tarafında yer alan Samatya eskiden kum deposu olarak kullanılırmış ve denizden çıkarılan kumlar burada depolanırmış. Zira Samatya adının ‘kumlu’ anlamına gelen ‘Psemotya’dan geldiği varsayılır. Semtin batı tarafında yer alan surların çoğu yıkılmış olsa da hala bir kısmını görmek mümkün.

Özellikle son zamanlarda yerleşik nüfusu oluşturan Ermeniler ve Rumlar’ın farklı yerlere göç etmesiyle, semtin samatya ikinci bahardemografik yapısı bozulmuş.

Samatya’nın bir diğer özelliği de İstanbul’un en büyük hastanelerinden biri olan İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin orada olması.

MEŞHUR SAMATYA MEYDANI

Beş sokağın birleştiği meydanda sağlı sollu balıkçılar, restoranlar ve meyhaneleri görebilirsiniz. Bunlardan en meşhurları çoğumuzun İkinci Bahar dizisinden bildiği Ali Haydar Meyhanesi. Ayrıca yine meydanda bulunan Develi Restoran da herkesin uğrak yerlerinden.

Samatya meydanı geçmişten günümüze, zamana ve insana karşı yapısını korumayı başarmış. Özellikle meydanın ve mahallelerinin o keyifli dokusundan olacak ki Samatya bir çok dizi ve filme ev sahipliği yapmış. İkinci Bahar, Neşeli Günler, Üç Maymun, Av Mevsimi gibi yapımlar.

ZİLCİYAN AİLESİ

Ayrıca önemli bir anektot da Samatyalı Zilciyan Ailesi. The Beatles, Pink Floyd, Rolling Stones gibi isimlere zil tedarik eden Ermeni kökenli aile… Zilciyan Ailesi 1600’lü yıllarda Trabzon’dan Samatya’ya göç etmiş. Önce kazan üretmeye başlayan aile, bir süre sonra kendilerine has bir teknikle zil üretimine geçmiş ve ünleri Osmanlı’dan Amerika’ya, tüm dünyaya yayılan Zilciyan Ailesi’nin hikayesi başlamış.

matya kafe

1 GÜNDE SAMATYA GEZİSİ

Özellikle müze, kilise gezeyim kafasındaysanız sizi baştan uyarmalıyım. Samatya bu açıdan sizi tatmin etmez. Samatya’ya gelip semtin ara sokaklarında kaybolup, soluğu meydanda alın ve keyifli mi keyifli Matya Kafe’de likör eşliğinde Türk Kahvesi’ne düşün. Hava karardığındaysa artık Ali Haydar mı olur, Develi mi, gözünüz nereyi kestirdiyse atın kendinizi bir mekana. Unutmayın İstanbul’un en güzel meyhaneleri Samatya’da. Ayrıca aklınızda olsun rakı-balık-fasıl üçlüsü planınızda yoksa. 4-5 saatte de Samatya’yı adımlayabilirsiniz.

Elbette tarihi kiliseler ve Balık Müzesi var Samatya’da ancak Pazar günü olmasına rağmen hiçbir kiliseye giremedik; kapılar kapalıydı maalesef. Balık Müzesi de sahil tarafında olduğu için biz gitmedik.

Şunu özellikle yazıyorum; alın kız arkadaşınızı, eşinizi, dostunuzu Matya Kafe’ye gidin. Orada geçireceğiniz birkaç saat bile yeterli olacaktır. Mekandaki antika eşyalar, duvardaki siyah beyaz resimler ile zaman kapsülüne girmiş gibi hissedeceksiniz kendinizi; emin olun.

samatya tarihi meydan


ULAŞIM

Samatya’ya birçok noktadan rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Eminönü’nden, Sarayburnu tarafındaki duraklardan BN1 ve BN2 ayrıca 80 ve 81 nolu otobüsler geçiyor. Yaklaşık 15 dakika’da Samatya’dasınız. Ayrıca Kabataş’tan tramwayla ulaşım mümkün. Kendi aracınızla gelirseniz de minik bir tavsiye; Samatya’yı gezdikten sonra Yedikule Zindanları’na da uğrayabilirsiniz.


Kentsel dönüşüm, deprem ya da insan Samatya’yı yok etmeden gidip görün derim. Zira Samatya, Balat, Beykoz, Sarıyer… Bence şehrin zamana karşı direnen asi çocukları onlar. Bu çocuklar büyümeden ve şehir onları yutmadan gidin görün derim.

Sevgiler…

 

 

 

2 COMMENTS

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here