Gürcistan’ın başkenti Tiflis’te başlayıp; 5 gün boyunca Doğu Karadeniz’i adımladım. 3 gün sınır komşumuz Gürcistan; 2 gün de sırasıyla Artvin, Rize ve Trabzon’u gezdim. Hiç plan yapmadım, yürüyerek sınır geçtim, otostop çektim, Batum sahillerini 2 teker üstünde gezdim ve tabi ki sokaklarda kayboldum; hem de sırt çantam eşliğinde; tek başıma. En keyifli seyahatlerimden biri oldu ve ilginç şeyler de geldi başıma. Bu keyifli maceranın 3 gün süren Tiflis ve Batum tecrübelerimi kaleme aldım. Buyurunuz yazıya efenim.

SEYAHAT ÖNCESİ/HAZIRLIKLAR

Her zaman yaptığım gibi aylar öncesinden aldım gidiş Tiflis, dönüş Trabzon biletini. Kafamdaki rota sırasıyla Tiflis, Erivan, Batum ve Trabzon’du. Gel gör ki evdeki hesap çarşıya uymadı; iyi de oldu ve başıma gelen ilginç birkaç durumdan dolayı son dakika değişiklikleri yapmak zorunda kaldım. Sonuç olarak Erivan’a gidemedim ve daha kapsamlı bir Doğu Karadeniz seyahati çıktı ortaya. 5 gün 5 şehir; Tiflis, Batum, Artvin, Rize ve Trabzon olarak rota oluştu.

Tiflis Sokakları
Tiflis Sokakları

Ağırlık olmasın diye minimum kıyafet ile yanıma sadece sırt çantamı aldım. Meğer en büyük hatayı yapmışım. Hava sıcaklığını hesaba katmayarak her akşam kirlenen tişörtümü yıkadım. Tam bir ızdırap. Yürüyerek sokaklarda kaybolurken; terden sırılsıklam oldum. Siz siz olun yaz aylarında yaptığınız seyahatler için yanınıza kıyafet alırken iki kere düşünün. Kıyafet dışında; hiç konserve ve yiyecek almadım. Sebebi Gürcistan’ın ucuz olması. Gittiğiniz ülkeye göre değişecek bir durum bu. Örneğin interraile gidecekseniz doldurun konserveleri efenim. Aman haa. Paranız yiyeceğe gitmesin. Derken çantayı hazırladım ve gece yarısı soluğu Tiflis Havaalanı’nda aldım.

***Gürcistan bildiğiniz gibi sadece nüfus cüzdanı ile gidebildiğimiz bir ülke; dolayısıyla hava yolu kullanacaksanız 15 TL olan yurt dışı çıkış pulunu almanıza gerek yok. Ancak kara yolu kullanacaksanız Artvin-Batum girişlerinde bu ücreti ödüyorsunuz.

***Para birimi Gel(Lari) 1 GEL=0,70 TL an itibariyle.

***Gitmeden Dolar yaptım paramı. Ancak orada Lari’ye çevirdim. Dolar olarak para harcarsam kazıklanırım hissi yaşadım ve işi kendimce sağlama aldım.

***Minik bir anektod daha; Gürcistan’da kapalı alanlarda sigara içilebiliyor. Şimdiden bilin ki gidince şaşırmayın. Zira hava alanında otururken yanımda sigara içen adamı görünce ben şaşırmıştım.

*** Gürcistan yakın zamanda Avrupa Birliği’ne girecek. Oraya gittiğiniz de şunu düşünüceksiniz; Gürcistan AB’ye girecekse Türkiye çoktan girmiş olmalıydı. Neden mi; çünkü bize göre kat etmeleri gereken çok yol var bence. Gittiğinizde ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.

***Batum’da Alfabe Kulesi’nin olduğu taraftaki sahilde çadır atabilirsiniz. En az 10 çadır gördüm.

KASHVETI CHURCH
KASHVETI CHURCH

1.GÜN/TİFLİS:

İstanbul’dan 1 saat 40 dakika süren bir uçuşla indim Tiflis’e. Hava alanını keşfettikten sonra; sabah olana kadar kuytu bir köşe bulup uyudum. 3 saat falan uyumuşum ki üşüdüğüm için uyandım. Neyse ki hava aydınlanmıştı. ‘Sabah kahvemi’ de içip; atıyorum kendimi hava alanın dışına. Tabi öncesinde ‘Tourist Information Desk’ bulup; haritamı alıyorum. Olmazsa olmazlardan.

Hava alanının önünde otobüs beklerken taksiciler ufaktan size yanaşıp; sizi gideceğiniz yere götürmek isterler. Paranız varsa; minik bir pazarlıkla taksiyle de şehir merkezine ulaşabilirsiniz. Ben otobüs kullandım; 1 Lari. Bileti otobüste kesiyorlar.  Taksi tahminimce 5-10 Lari arası sizi götürecektir. Ama sakın pazarlık yapmayı unutmayın. Gürcistan’da taksiye binecekseniz; binmeden önce bunu yapmalısınız.

Benim gibi sırt çantalı 2 kişiyi gözüme kestirip; oturdum arkalarına ve nerede ineceğimi, nereye gideceğimi bilmeden bindim otobüse. 20 dakika sonra arkadaşlar inince atladım yine arkalarından. Otobüs durağında dayanamayıp sohbetlerine daldım balıklama. Kızlardan biri Gürcü ve orada yaşıyor; diğeri de benim gibi tek başına gelmiş ülkeye. Ayak üstü alıyorum şehirle ilgili ihtiyacım olan bilgileri Gürcü kızdan ve başlıyorum adımlamaya Tiflis’i. Henüz sokaklar boş; sabah 7. Ama erken kalkan erken yol alır ki gerçekten de öyle oldu. Saat 15:00 gibi gezilecek yerlerin büyük bir kısmı gezilmiş; ayaklarım yürümekten isyan etmişti resmen. Havanın sıcaklığı da cabası tabi. Gezilecek yerleri aşağıdaki linkte bulacaksınız. Dolayısıyla bu yazıda tek tek gittiğim yerleri yazmayacağım. Daha çok şehre dair bilgiler vereceğim.

http://corabidelikadam.com/tiflis-gezilecek-yerler/

Gürcistan’ın başkenti Tiflis efsaneye göre M.Ö. 5. yüzyılda kurulmuş olup; nüfusu 1.300.000 civarındadır. Tarihi İpek Yolu’nun üzerinde olmasının yanı sıra; bilenleriniz vardır; global bir enerji projesi olan  Bakü-Ceyhan boru hattı da buradan geçmekteymiş.

Haçapuri
Haçapuri

Tiflis’i yürüyerek rahatlıkla gezebilirsiniz ve 1 gece 2 gün bence ideal süre. Fazlası sıkar. İçinde görülmeye değer birçok tarihi ve yeni yapıyı barındırır; şehir bu açıdan sizi tatmin eder. Ancak mutfak-yemek konusunda aynı şeyi söyleyemem. En azından ben böyle düşünüyorum. Öncelikle Gürcü pidesi olan Haçapuri‘den bahsedelim. Görseli hemen solda sizleri selamlar. İçinde Gürcü Peyniri ve üzerinde tereyağı var. Lezzetli miydi, doyurucu muydu; evet ama bana sıradan geldi. Bahsetmemiz gereken bir diğer lezzet de Gürcü Mantısı diye adlandırılan Khinkali. Bizim mantıya göre tabi ki daha büyük ve 3 tane yemeniz yeterli oluyor doymak için. Etli, patatesli  ve mantarlı olarak servis ediliyor. Ben 1 tane etli yedim ama beğenmedim. Kim bilir belki siz beğenirsiniz; gelmişken denememek olmaz. Bir de Gürcü şaraplarından bahsedelim. Gerek üzümleri, gerekse farklı yapım tekniğiyle keyifli bir damak tadı sunuyor şaraplar. Deneyiniz efenim.

Tiflis’de çok sık olmamakla birlikte bir metro ağı mevcut. Ben merkez tren istasyonuna gitmek için yalnızca 1 kez kullandım. Bunun dışında yukarıda da belirttiğim gibi yürüyerek şehri gezebilirsiniz.

Gece hayatı fena değil; sokaklar hareketli ve ışıl ışıl. Giriş ücreti ödemeden gireceğiniz casinolar mevcut. Old Town civarında yer alan Radisson Blue’nun casinosunu tavsiye ederim. Ben girmedim ama daha önce tecrübe eden birkaç arkadaşım burayı önermişti.

Bunlar dışında; Batum’a geçecekseniz ucuz alkol ve sigara olayını orada halledersiniz ama son durak Tiflis ise Old Town civarında bizim tekel bayiler gibi dükkanlar var. Oraları bulup; doldurun çantaları. Gerçekten çok ucuz.

Adını Unuttuğum At:)
Adını Unuttuğum At:)

Keyifli Tiflis sokaklarını adımladıktan sonra yorgunluk belirtileri içinde booking.com’dan rezervasyon yaptırdığım hostelime doğru yol alıyorum. Ama bu noktada işler boka sardı. Navigasyonu açıp; başladım yürümeye. 1 saat yürüdükten sonra; güç bela hosteli buluyorum ve korktuğum başıma geliyor. Merkezden uzaklaştıkça, kendimi terk edilmiş sokaklarda bulmaya başlıyorum ve sonunda hedefe varıyorum ama hostel berbat. Kapıdan içeri bahçeye giriyorum kimse yok. Bizdeki terk edilmiş ahşap, eski ve metruh binaları düşünün. Adamlar böyle bir yeri alıp; hostel yapmışlar. Garip olan ise Booking’deki yorumlar ve puan. Lan manyak mısınız. Nasıl 9,3 puan alır burası.

Neyse sakinim. Küfrede küfrede yolu geri yürümeye başlıyorum ve merkeze geri geliyorum. Ayaklarım pert, tişört sırılsıklam, susadım ama suyum bitti. Neyse ki merkezdeyim tekrar. Kendimi bir bara atıp; soğuk bir su ve bira söylüyorum ama geberdimmm resmen. Havanın kararmasıyla birlikte biraz daha geziyorum Tiflis’i ve yeni bir hostel bulmadan; ikinci durağım olacak Erivan’a gitmek için tren istasyonuna gitmeye karar veriyorum. 36 Lari verip; 10 saat sürecek bir gece treni yolculuğuna hazırım. Mutluyum; çünkü trende uyurum diye kendi kendimi telkin ediyorum. Böylece hostel ücreti ödemekten de kurtulacağım. Ama ikinci darbeyi yedim bu noktada:)

Gece yarısı Erivan treni geldi. Tren Batum’dan geliyordu ve neredeyse tamamı doluydu. Neyse; bindim trene; karşılaştığım manzara tarifsizdi. Herkes çoktan uykuya dalmış, her yerde yemek ve kıyafetler ve en önemlisi çok ağır bir koku. Zaten beni trenden indiren de bu koku oldu. 10 saat sürecek yolculuğu düşününce; dedim ki bu yolculuk bitmez. Ki tren yolculuklarını severim. Interrail kapsamında 15 gün boyunca Avrupa’yı gezdim trenlerle ama hiçbiri Erivan treni kadar leş değildi. Sonunda indim trenden ve Batum’a bilet alıp; daha düzgün bir trenle 6 saatlik yolculuğun sonunda sabah Batum’a geldim. İçimde hem burukluk vardı; Erivan’ı göremeyeceğim için hem de doğru kararı verdiğimi düşünerek kendimi teselli ettim. Aynı zamanda 1 gün de ekstradan boş vaktim olacaktı.

Sülfür Hamamları
Sülfür Hamamları

2. ve 3. GÜN/BATUM:

Gürcistan’ın en önemli turizm merkezi olan Batum; Çarlık dönemlerinde de Rus generallerinin, özellikle yaz aylarında ikamet ettiği, Doğu Karadeniz’in aksine düzlük zemin üzerinde kurulmuş bir sahil şehri. Keyifli bir sahil, ılıman bir iklim, tarihi yapılar ve doğal güzelliklerinin yanında; yalnızca kimlik ile de giriş yapabildiğimiz için son yıllarda popülerliğini bir hayli arttırdı. Hopa’ya 20 dakika uzaklıktaki Sarp Sınır Kapısı’ndan giriş yapıp; 40 dakikalık bir yolculuktan sonra Batum merkeze ulaşabilirsiniz. Tabi ki İstanbul’dan direk uçuşlar da mevcut. Ayrıca yine direk otobüs ya da şahsi arabanızla gidebilirsiniz. Bu kısa bilgilerden sonra gelelim benim Batum günlüğüme.

Batum Sahili
Batum Sahili

Sabah 6’da Batum merkez tren istasyonuna geldim. İstasyon hemen sahilin karşısında. Merkeze uzaklık da otobüs ile 15 dakika var yok. Biraz bekledikten sonra otobüse binip merkeze varıyorum. Hem Pazar günü olması hem de saatin çok erken olması sebebiyle sokakta neredeyse kimse yok. Başlıyorum şehri keşfetmeye. Görülmesi gereken birçok nokta sahil boyunca konuşlanmış ya da sahile çok yakın. Bu arada Batum sahillerinin uzunluğu 22 km ve sahil boyunca yürüyüş yapıp, çeşitli spor aktiviteleri yapabiliyorsunuz. Ayrıca yiyip içebileceğiniz birçok kafe de mevcut.

Sabah 1 saat gezdikten sonra ‘Tiyatro Meydanı’ndaki banklardan birine kurulup; uyuyakalıyorum bir saat. Neyse ki uyandığımda çantam hala yanımda ve sokaklar hareketlenmeye başlamıştı. Hemen bir cafeye oturup wifi bağlantısını sömürmeye başladım ve booking.com’dan uygun bir hostel buldum; Hostel Holland Hoke. Hem merkezde olması hem de fena sayılmayan ortamıyla geceyi orada geçirdim. 6 yataklı ve ortak wc-banyolu bir hostel. Geceliği 25 Lari. Tavsiye ederim; aklınızda olsun. Sağ olsunlar erkenden giriş yapmama da izin verdiler ki normalde check-in saati 12:00’dır. Güzel bir duş ve kahvaltıdan sonra hostelde edindiğim haritadan rota çıkardım kendime. Batum da Tiflis gibi yürüyerek birkaç günde rahatlıkla gezebileceğiniz bir şehir. Bir diğer seçenek bisiklet. Özellikle sahil boyu bisiklet üzerinde keyifli bir yol yapabilirsiniz. Sadece Botanik Bahçe’ye giderken taksi kullandım.

Detaylı gezilecek yerler rehberimizi ayrı bir yazıda paylaşıyorum. Linki aşağıda efenim.

http://corabidelikadam.com/batum-gezilecek-yerler/

Up&Down
Up&Down

Batum, Tiflis’in aksine daha gelişmiş ve daha turistik bir şehir. Anladığım kadarıyla devletin de Batum’a daha çok turist çekebilmek için yaptığı çalışmalar mevcut ki devam eden şantiyelerden bunu görebiliyorsunuz. Bu noktada kısa bir bilgi verelim. 2004 yılında Batum, yeniden bir şehir planlaması yapılıp; hızla restore edilmeye ve yenilenmeye başlanmış. İnşaatların çok büyük bir kısmını Türk şirketleri yapıyor. Özellikle kumarhanelerin inşasına hız verilmiş. Buradaki amaç da Batum’un Avrupa’nın Las Vegas’ı haline getirilmek istenmesiymiş.

Gelelim gece hayatına. Şehirde sizi fazlasıyla tatmin edecek, büyük otel zincirlerine ait kumarhaneler var. Genel olarak giriş ücreti ödemeden giriyorsunuz. Benden uyarması; ortamın cazibesine kendinizi kaptırmayın; sonra tüm parayı içeride bırakıp çıkarsınız. Gece kulüpleri olarak da çok ciddi bir kalite aramayın derim. En güzel yanı tabi ki alkolün ucuz olması. Gidebileceğiniz mekanlar genel olarak Batum Bulvarı çevresinde. Herhangi bir barlar sokağı yok; kulüpler ayrı lokasyonlarda.

Mutfak konusunda ise Tiflis’e ilave edebileceğim bir şey yok. Şehri gezerken Türk mahallesine girdim rastgele. Orada bir lokanta bulup tekrar Haçapuri yedim.

Batum Meydanlarından Biri
Batum Meydanlarından Biri

Yorulduğumu hissederek hostele döndüm ve duş alıp; birkaç saat uyudum. Akşam havanın serinlemesiyle kendimi tekrar sokaklara atıp Batum Bulvarı’nda bir bisiklet kiraladım. Saati 6 Lari. 40 dakika falan pedalladım ve görmem gereken bir kaç nokta daha gördüm.

Batum’un gece hayatından bahsetmiştim. Belirtmem gereken bir husus daha var; Kumarhaneler, alkol, gece kulübü seçenekleri dışında; Batum hava kararınca ayrı bir güzel. Sahilde yer alan Dönme Dolap (Ferris Wheel), Alfabe Kulesi (Alphabetic Tower), Aşk Heykeli (Ali Nino) ışıklandırmayla muazzam bir görsel şölen sunuyor akşamları. Kesinlikle Batum’u akşam da adımlamalısınız.

Saatin geç olması ve yorgunluğun artmasıyla birlikte hostelin yolunu tutuyorum uyumak için. 2 tane oda arkadaşım var. Biri Erivan diğeri Tiflis’ten gelmiş Karen ve Misho. Tanışıp, sohbet etmeye başlıyoruz derken muhabbet koyulaşıyor ve dışarı çıkıyoruz birlikte. Onlar da benim gibi yorgunlar. Birkaç gece kulübüne girip çıktık birlikte. Karnımız acıkınca da  bir markete girip; bir şeyler aldık. Tabi benim misafir olduğumu söyleyerek her şeyi arkadaşlar aldı sağ olsunlar. Gürcü dostum Misho leziz bir omlet-menemen karışımı yaptı ve afiyetle yedik. Karen ile siyaset konuşmaya başladık yemek sonrası. Malum Ermenistan-Türkiye konuları. Gayet keyifli ve barış dolu bir sohbet oldu. Bu arada saat gece 03:00. Sonrası derin bir uyku.

botanic garden
Botanic Garden

Gürcistan’daki 3. ve son günümdeyim. Kendimi ödüllendirip öğleye kadar uyudum. Bomba gibi, enerjik bir şekilde uyanıp; Batum’un bir diğer önemli noktası Botanik Bahçe’ye doğru yola koyuldum. Misho, taksi konusunda yardımcı oldu ve 8 Lari taksi parası verip; Karadeniz’in kıyısında Mtsvane Kontskhi bölgesinde, merkeze 9 km uzaklıkta yer alan bahçeye ulaştım. Burası dünyanın en büyük botanik bahçeleri arasında gösteriliyor. Gezmek baya yorucu ve en az 2 saat sürüyor. Benden söylemesi.

Burayı da gezdikten sonra dolmuşla Sarp Sınır Kapısı’na giden arabaların kalktığı yere gidiyorum. Otobüs garajı değil ama ona benzer bir yerde otobüs, dolmuş ve taksiler var. Buradan Sarp’a yaklaşık 40 dakika süren bir yolculuk yaparak varıyorsunuz. Dolmuş 0,80 Lari ki komik bir rakam. Ben de bu dolmuşlardan birine atlayıp sınıra doğru yola çıkıyorum. Hava kararmak üzere.

Sarp Sınır Kapısı
Sarp Sınır Kapısı

SARP SINIR KAPISI

Daha önce hiç yapmadığım bir şey yaparak; bir sınır kapısını yürüyerek geçeceğim. Heyecanlıyım. Adımlayarak ülke değiştiriyorum. Burada sınırdaki prosedürlerden bahsedeyim. Bildiğiniz gibi 2011 yılında iki hükümet arasında yapılan anlaşmayla pasaporta ihtiyaç duymadan nüfus cüzdanımızla Gürcistan’a girip çıkabiliyoruz. Ancak şu çok önemli ki çocuk hatta bebek de olsa nüfus cüzdanında fotoğraf olması gerekiyor. Aman dikkat. Yoksa giremezsiniz. Bu yöntemin dışında dilerseniz pasaportla da giriş yapabiliyorsunuz.

Önce Gürcistan tarafında kimlik kontrolü ve xray cihazından geçiyorum sonrası iki ülke arasında birkaç dakika yürüyorsunuz ve sonrası yine xrayden geçiş ve kimlik kontrolü. Burada da şunu belirtmeliyim; hava alanında size bir çıkış belgesi verecekler. Bu belgeyi sakın kaybetmeyin çünkü tekrar Türkiye’ye dönerken sınır kapısında  bu kağıdı göstermek  zorundasınız. Kalabalık olsa da kontrolleri 10 dakika içinde geçip; Türkiye’ye ayak basıyorum. Buradan Hopa 20 dakika. Otobüs ve dolmuşlar mevcut ancak ben para vermemek için otostop çekiyorum. Şanslı günümdeyim ki birkaç denemeden sonra bir tırcı abi denk geliyor ve Hopa’ya kadar atıyor beni.

Sonrası Artvin, Rize ve Trabzon’dan oluşan dolu dolu 2 gün daha sürecek bir Doğu Karadeniz yolculuğu. Masmavi yeşilliklere doğru yola devam…

 

 

 

 

 

1 COMMENT

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here