Hafta sonu kaçamaklarına bir yenisini ekleyelim diye plan yaptık ancak havanın geç kararmasını fırsat bilerek; hafta içi bir mesai saatinin ardından kendimizi Sarıyer’in en şirin köylerinden birine attık. Günün yorgunluğu, mis gibi havaya eşlik eden balık ekmek ziyafetiyle atılır diyerek aldık soluğu Garipçe’de.
Sarıyer’e 15-20 dakika mesafede ve semtin 8 köyünden biri olan Garipçe, aslında köyden çok sessizliği ve huzuruyla minik bir balıkçı kasabası. Neredeyse tamamını Karadeniz’den göç eden insanların oluşturduğu nüfusun temel geçim kaynağı balıkçılık; ayrıca az da olsa hayvancılıkta yapılmakta.
Şehrin keşmekeşinden sıyrılmak, doğayla bütünleşmek ve yeşile dokunmak için Garipçe iyi bir fırsat. Zira köye giderken geçtiğimiz yollar bile bizi mest etti. Hem yeşilin görüntüsü hem de müthiş kokular. Daha sık gelmeliyiz dedik buraya.
Bugünlerde Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nden dolayı Garipçe Köyü ve bölge sık sık gündeme gelmekte. Köprünün Avrupa ayağı köy tarafında; dolayısıyla o bakir ve kendi halinde topraklar bir anda uçuk rakamlar ile anılmaya başlandı. Köprünün faaliyete geçmesiyle birlikte; çok kısa sürede maalesef buralar da şehirleşecek. İnsan, buraya da dokunacak ne yazık ki. Dolayısıyla geç kalmadan gidip yaşayın oraları.
NE YAPILIR
Köyde 3 restaurant hizmet vermekte. Hafta sonu Karadeniz usulü serpme kahvaltıyla güne başlayıp; sonrasında balık ziyafetiyle (alkol yok) kendinizi şımartabilirsiniz.
Bu noktada fiyatlardan da bahsedelim. Serpme kahvaltı 25-30 TL civarı, Balık ızgara; seçeceğiniz balığa göre 20-35 TL arası değişkenlik göstermekte. Balık ekmek 8 TL. Tatlı olarak kabak tatlısı ve tahin mevcut. İçecekler, tatlı ve salata fiyatları genel olarak gayet uygun.
Ancak şöyle bir duyum aldım; fiyatlar hafta içi ve hafta sonu farklılık gösterebiliyormuş. Bunu oradaki görevlilerden değil; gezi sonrası bir arkadaşımdan öğrendim. Hala bu şekilde mi emin değilim.
Köy meydanında kurulan tezgahlardan ev yapımı reçel, turşu, salça gibi doğal ürünler satın alabilirsiniz.
Ayrıca köye 3-5 dakika uzaklıkta bulunan Rumeli Feneri’ne de gidin. Hem fener hem de bakımsız da olsa tarihi bir kale göreceksiniz. Kalenin manzarası görülmeye değer.
NASIL GİDİLİR
Kendi aracınızla gidecekseniz Sarıyer merkezi geçtikten sonra Rumeli Feneri sapağına yönelmeniz gerekiyor ki; tabelalar gayet açık ve köyü bulmak son derece kolay.
Ayrıca Hacıosman metro durağından 150 numaralı otobüsler ile de köye ulaşım imkanı mevcut. Yazının başında da belirttiğim gibi; sadece hafta sonu sabah ya da öğlen değil de; bir akşamüstü güneşin batışını izlemek için de gitmelisiniz köye. O sakinlik, huzur ve manzara ayrı keyifli. Ayrıca hafta sonu kalabalık olma durumu da kuvvetle muhtemel.
Fırsat buldukça betondan, asfalttan, teknolojiden uzaklaşıp; doğayı kucaklamanız dileğiyle. Bünyenin buna şiddetle ihtiyacı var; emin olun 😉 
